8 Temmuz 2009 Çarşamba

VAJİNAL DUŞ NEDİR

Vajinal duş, vajinal akıntı ya da diğer materyali mekanik olarak temizlemek için vajina içini basınçlı su ya da başka bir sıvı ile yıkamak anlamına gelir. Öte yandan vajinal duş için kullanılan çeşitli parfümlü materyal ya da ilaç da mevcuttur.

Kadınlar neden vajinal duş yaparlar?

• Adet kanaması sonrası vajinada kalan kanı temizlemek için.

• Cinsel ilişki sonrası hamile kalmamak ya da cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı korunmak için (vajinal duş be gebelikten korur ne de cinsel yolla bulaşan hastalıklara karşı koruma sağlar).

• Vajinal kokuları azaltmak için. Vajina bölgesinde kötü koku olan kadınlar mutlaka jinekologlarını ziyaret etmelidirler. Vajinal duş durumu düzeltmek yerine daha da kötüleşmesine neden olur.

• Bazı kadınlar düzenli olarak vajinal duş yapmadıkları taktirde kendilerini temiz hissetmezler.

• Kronik vajinal mantar enfeksiyonu, ya da kronik bakteriyel enfeksiyon varlığında tıbbi olarak içerisinde bazı özel solüsyonlar ile vajinal temizlik önerebilirler. Bu amaçla yapılacak olan vajinal duş yalnızca doktorunuzun önerisiyle ve onun reçete edeceği solüsyonlar ile yapılmalıdır.

FİNİKE ARYKANDA VE LİMRYA

Antalya’nın batısında yer alan turistik ilçe Finike yakınlarında, iki tane antik kent bulunuyor. Belki de antik kentlerin içinde Teke Yarımadasında ki konumu ile en güzel manzaraya sahip olan kentler, yazın sıcak havalarında Toros Dağlarının yeşil bir ki örtüsü içinde yüksekte bulunmanın serinliğini yaşıyor, kolay ulaşımı nedeniyle sıkça ziyaret ediliyorlar.
Arykanda
M.Ö. III. Bin sonu II. Bin başından itibaren iskân edilmiş bir kent. Finike'nin 33 km kuzeyinde Finike-Elmalı karayolu üzerinde bulunan Arif köyünün kuzey doğusunda kalıntıları bulunuyor.
Limrya
Limyra, Finike’nin 4 km. kuzey-doğusundaki Toçak Dağı’nın güney eteğindeki ovada kurulmuş bir liman kenti olarak kurulmuş. Günümüzde bu liman bereketli bir ovaya dönüşmüş, Limyra antik kenti de denizden 5 km. içeride kalmıştır. Likya dilindeki adı Zemu(ri) olan Limyra'nın M.Ö. 5. yüzyıldan beri var olduğu biliniyor. Asıl etkinliğini M.Ö. 6. yüzyılın ilk yarısında gösteren kenti, Likya Birliği'ni kurmak isteyen Perikles başkent olarak kullanmış.

İZMİR BERGAMANIN TARİHÇESİ

Tarihçesi; Bergama günümüzde de Akropol, Akslepion ve diğer antik eserleri ile turistlerin odak noktası olurken doğal özellikleri ile de şifa dağıtıyor.Pergamon adı, Anadolu kökenli olup "kale" anlamı taşıyor. Çevrede bulunan yerleşimlerden anlaşılacağı üzere bölgenin Neolitik Çağ'dan itibaren iskan edildiği anlaşılıyor. Efsanelere göre ilk halkın Troia Savaşı sonrası göçmenlerinden Herakles'in oğlu Telephos tarafından bölgeye yerleştirildiği belirtiliyor. Bergama önce Lidya sonrada Pers egemenliğine girmiş. M.Ö. 285 de Philetarios Bergama Krallığını kurmuş. Eumeles II zamanında M.Ö.190'da krallık en güçlü dönemini yaşamış en geniş sınırlara ulaşmış.M.Ö.133'de Attalos III'ün vasiyetiyle krallık Romaya devredilmiş. M.S.300'de Bizans kontrolü altına giren şehir, 1320'de Türk hakimiyetine geçmiş.Bergama kent girişinde ilk karşılaşılan sağlık merkezi olarak hizmet veren Akslepion oluyor. Sağlık Tanrısı Akslepion önemini Hristiyanlık dönemine dek korumuş. Adına yapılan sağlık yurtlarında çok sayıda insana sağlık bulmuş. Akslepinlar dinsel özelliklerinin yanında tıp alanında yaptıkları araştırma ve deneylerin yapıldığı, ünlü doktorların yetiştiği okullar olarak işlevlerini sürdürmüşler. Sağlık Tanrısı Akslepion'a adanmış kutsal suyun bulunduğu yerde M.Ö.4 yy' da kurulduğu belirlenen Pergaman Akslepion'u Helenistik devirde gelişmiş, en parlak çağını ise Roma döneminde yaşamış. Hergün yüzlerce hastanın barındığı Akslepion'da uygulanan çeşitli yöntemlerle iyileşen hastalar ayrılırken Akslepion Tapınağını da ziyaret ederek güçlerine göre bağışlarda bulunmuşlar. İmparator Carakalla hastalanıp Bergama Akslepionuna getirilmiş ve burada şifa bulunca kente bağışta bulunmuş, Dionysos Tapınağını yeniden yaptırmış.Amphitheater sağlık Merkezi Akslepion'a giden kutsal yolun başlangıcı olan Viran kapının 300 m. Kuzeyinde yer alırken, Romalıların su oyunları gerçekleştirmek üzere Tellidere üzerine kurdukları bu muhteşem yapının Anadolu'da Kyzikosla birlikte sadece iki örneğinin bulunması bile önemini vurgulamaktadır. 50 bin kişi kapasiteli eserin bugün gözle görülen dere yatağındaki tonozları, Carea ayakları kazı çalışmalarını beklemektedir. Viran Kapıdan gelen kutsal yol ile Propylonun önündeki küçük meydan ve doğusunda kütüphane, batısında ise Monoptheros planlı Zeus Akslepios Tapınağı yer almaktadır. Kent merkezine yaklaşırken yolun sol tarafında bulunan Bergama Müzesi 1910-1913 yıllarında Alman kazı Evinde kurulan arkoloji deposu, genç Türkiye Cumhuriyetinin ilk depo müzelerinden biri olarak anılıyor. Müze binası geçtiğimiz yıllarda yeniden restore edilerek eserlerin sunuluşu düzenlenmiş. Bugün müzede sergilenen eserlerin çoğu Akropol, Akslepion ve Bazilika ile Gryneion (Yeni Şakran), Pitane ve Kestel'de ki kazılar sonucu ortaya çıkarılmış eserlerden oluşmaktadır. Kent içinde 2000 yıldır akan çeşme olarak tanınan "Kale Çeşmesi", 1399 yılında Yıldırım Beyazıt tarafından yaptırılan tek minareli "Ulucami", taş, tuğla duvar örgüsü ile dikkat çeken "Parmaklı Mescit", iki sıra 6 kubbeli 16-17. yy eseri "Bedesten" ve tarihi binalar olup mimarileri ile ilgi çeken "Gazipaşa Okulu" ile Bergama lisesi" görülebilir.

TATİL CENNETİ BODRUM

yıl sonuna kadar uçaklarda boş yerin olmadığı, İngiliz turistlerin bayıldığı, Rusların tanışmak için can attığı, Türklerin vazgeçemediği ve çılgınlık duvarlarının aşıldığı bir eğlence merkezi olan Bodrum, bu çılgın kalabalığı akvaryumu anımsatan koylarıyla serinletiyor. Bodrum yarımadası üzerinde Türkbükü, Gölköy,Gümbet gibi bir çok yer turistlere çeşitli eğlence seçenekleri sunuyorsa da eğlencenin kalbi yine Bodrumun içinde atıyor ve her şey bu yıl biraz daha belirginleşmiş gibi görünüyor .Genellikle huzur, nispeten daha sakin ortam arayanlar ile yaş ortalaması biraz daha yüksek olanlar Bodrum Kalesi ile marina arsındaki lokalleri tercih ederken ,gençler ve yabancı turistler başta olmak üzere ruhunda çılgınlık olanlar, doyasıya dans edip, yüksek volümlü müziği tercih edenler, Kale ile Halikarnas tarafını seçiyorlar. Bu bölümde yürüyenlerin yanısıra dükkanların çokluğu alışveriş, disko barlar daha yoğun bir ortam oluşturuyor. Bayanlar tek omuzu ve göbeği açıkta bırakan t-shirt ile kemersiz düşük belli dar pantolonları altına giydikleri topuksuz tokyo türü açık sandaletleri tercih ederken ,beylerde belirgin bir modaya rastlanmıyor.Bodrum gecelerine bol uzun paça şort altına spor ayakkabı giyende var, üstünde milli takım forması veya kolları kıvrılmış uzun kollu gömlek giyende görülüyor.Genelde rahat ve salaş kreasyonlar bantlı sandaletlerle tamamlanıyor.Yemek sonrası 22.30- 23.00 gibi saatlerde canlılık kazanmaya başlayan Bodrum disko barlarında bir

DOMUZ GRİBİ BELİRTİLERİ

Domuz gribi aslında normal bir solunum yolu hastalığı. Domuzlar da insanlar gibi grip hastalığına yakalanıyor. Hastalık bulaşıcı, ancak ölüm vakalarına ender rastlanıyor.

Peki, şu an gündemdeki domuz gribini bu kadar tehlikeli yapan ne?

Tüm grip virüsleri gibi domuz gribi virüsü de sürekli değişme özelliğine sahip.

Domuza aynı zamanda hem domuz, hem kuş hem de insanlardan grip virüsleri bulaşması durumunda genler arasında bir etkileşim oluyor ve böylece ortaya yeni bir virüs tipi çıkıyor.

YİYECEKLERDEN BULAŞMIYOR

Amerikan salgın hastalıklarla mücadele dairesi, domuz gribi virüsünün yiyeceklerden bulaşmadığını belirtiyor.

Ancak domuz gribi çok hızlı bir şekilde yayılabiliyor. Virüsler domuzdan doğrudan insana ya da insandan domuza bulaşabiliyor.

SALGIN POTANSİYELİ VAR

Dünya Sağlık Örgütü Genel Direktörü Margaret Chan, yeni domuz gribi vakalarının bir salgına dönüşme potansiyeli taşıdığı uyarısında bulunarak, bu virüse karşı bağışıklığın insanlarda henüz gelişmemiş olduğunu belirtti.

TEDAVİYE YANIT ALINIYOR

Şimdiye kadarki domuz gribi vakalarından, normalde gribe karşı daha zayıf olan çocuk ya da yaşlıların değil, daha çok genç, sağlıklı yetişkinlerin etkilenmiş olması da dikkat çekiyor.

Hacker, bunun nedenini henüz açıklayamadıklarını kaydediyor. Meksikalı yetkililerin, hastalığa yakalananların yüzde 60ının tedaviye yanıt verdiğini ve durumlarının iyiye gittiğini açıklaması ise olumlu bir gelişme olarak görülüyor.

ELLERE DİKKAT!

Mevcut virüsün değişime uğrayarak tedavi edilemez hale gelmesi ise en büyük endişe kaynağı. Hacker, virüslerin değişime uğraması olasılığının göz ardı edilemeyeceğini, bu konuda beklemekten başka yapacak bir şey olmadığını belirtiyor.

Jörg Hacker, virüse karşı korunmada hijyenin önemine dikkat çekiyor:

Domuz etinin yenmesi bir tehlike içermiyor. Bu çok önemli. Bunun dışında ellerin temizliği büyük önem taşıyor. Virüsün öksürme, hapşırma, yakın mesafede konuşma gibi hava yoluyla bulaştığı da bilinmeli. Ateşin 38 derecenin üzerine çıkması, şiddetli öksürük, eklem ağrıları, iştahsızlık gibi belirtiler görüldüğünde derhal doktora başvurmalı.

İSTANBUL ADALARIN TARİHİ HAKKINDA BİLGİ

İmparator II. Justinianus M.S. 569'da İstanbul çevresinde bulunan adalara saray, manastır gibi yapılar inşa ettirdiği için Marmara Adaları eskiden Prens Adaları olarak anılırmış. Manastırların çokluğundan, keşişlerin inzivaya çekildiği bu adalara Papaz Adaları da denilmiş
stanbul'a, 2.5 km. uzaklıkta yer alan adalar yıllardır İstanbul'un en gözde tatil ve piknik merkezi olma özelliğini koruyor. Önem dereceleri farklı Prens Adaları, Kınalıada (Proti), Burgazada (Antigoni), Kaşıkadası(Pita), Heybeliada(Halki), Büyükada (Prinkipo), Sedef Adası (Anderovitos), Tavşan Adası (Neandros), Yassıada(Plati) ve Sivriada (Ohia) da oluşuyor. Günümüzde Büyükada, Heybeliada, Burgazadası, Kınalıada, Sedef Adası, yerleşime açık adalar. Yassıada İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi tarafından kullanılırken, Kaşıkadası özel mülk, Sivriada ve Tavşanadası boş duruyor. İstanbul'dan yapılan gemi seferleri ile yıl boyu oturulur hale gelen ve nüfusu günden güne hızla artan adaların başında ilçe merkezi Büyükada geliyor. En yüksek tepesi Aya Yorgi Kilisesi'nin bulunduğu Yüce Tepe, her dinden insanın toplanıp, dua ederek dilekte bulunduğu tepesiyle de ünlü. Yüce Tepe özellikle 23 Nisan ve 24 Eylül tarihlerinde en kalabalık günlerini yaşıyor. Bir gün öncesinden adaya gelmeye başlayanlarla ada nüfusu adeta ikiye katlanıyor.Büyükada Aya Yorgi Manastırı sabahın erken saatlerinden itibaren Müslüman, Rum, Ermeni ve Yahudi azınlıkların akınına uğruyor, yol boyunca izdiham yaşanıyor. Adak dileyip dilek tutanların isteklerinin yerine geldiği inancıyla ziyaretçiler manastıra yıllardır olduğu gibi yalın ayak
yapıyorlar. Türkiye'nin her yerinden 23 Nisan'da gelip dilekte bulunanlar, dilekleri yerine gelirse bu defa teşekkür için Eylül ayında yine ziyarete geliyorlar. Dilek tepesinde en çok satılan iplik ve mum oluyor. Kilise papazları sıcak kırmızı şarap satışı da yapıyorlar. Resmi

İZMİR BERGAMA TATİL YERİ

Üç bin yıllık tarihi boyunca dinlerin, kültürlerin ve bilimin odak noktası olan antik kentte İlk kez müzik, tiyatro, spor, güneş, su, çamur kullanımıyla doğal tedavi uygulanmış. Ülkemizin ilk festivali düzenlenmiş.İlk kazı müzesi Bergama'da kurulmuş. İncil'de adı geçen ilk 7 Hristiyan Kilisesinden birine ev sahipliği yapmış. İlk işgali kıran (15 Haziran 1919 ) yer olmuş. İlk kent İmar yasası, ilk 3 dereceli öğretim burada uygulanmış...

EDREMİT ENEZ TATİL CENNETİ

Edirne'nin Yunanistan sınırına komşu kasabası Enez, 1960'lı yıllara kadar unutulmuşluğun acısını yaşamış. Eski çağlarda İlyada Destanı'nda, tarihçi Herodot'un eserlerinde adına "Aions" olarak rastlanan Enez, yola kavuştuktan sonra antik kent olarak Türk turizminin gündemindeki yerini almaya başlamış. Ancak antik kent sınıra yalınlığı dolayısıyla askeri bölge kapsamında kendini pek duyuramamış. Adnan Menderes iktidarı döneminde Meriç'in taşmasını önlemek için nehre paralel bir set inşa edilmiş. Setin üstünde dolaşmak, nehre ve vadiye doğru uçuşan göçmen kuşları izlemek oldukça enteresan gelebilir ama sınırda olmanın bazı yasakları da beraberinde getirdiğini unutmamak gerekiyor!...Belde M.Ö.7500 yıllarına uzanan tarihi zenginliğe sahip. M.Ö. 1000 yıllarında Poltybria bir trak kenti olarak ünlenmiş. M.Ö. 7 yüzyılda ise Aiolialılar tarafından tekrar kurulmuş ve Ainos adını almış. M.Ö. 513-478 yılları arasında tüm Anadolu ve Trakya toprakları gibi, Pers hakimiyeti altına girerek, Helenistik Çağda, Plolemayosların egemenliğini kabul eden Enez, sanat ve kültür merkezi olarak gelişmeye başlamış. M.Ö.190 yılında görece bağımsızlığını elde etmiş. Ortaçağda kent Cenovalıların eline geçip uzun süre liman olarak kullanılmış. 1456 yılında Fatih Sultan Mehmet'in komutanlarından Has Yunus Bey tarafından Osmanlı topraklarına bağlanan Enez'de daha sonraları bu komutan adına bir türbe yapılmış. Bugün Enez'de toprak üzerinde görülen en önemli kalıntı ortaçağa ait kaledir. Cenovalı Gattelusi ve Doria ailelerine ait olan surlarda bu ailelere ait armalara da rastlanıyor. Kale giriş kapısının doğusunda ise Bizans çağına ait Ayasofya Kilisesi'nin, daha sonra Fatih Camii haline dönüştürülmüş izlerine rastlanıyor. Türkiye'deki Bizans Kiliselerinin en önemlilerinden biri olan kilise Apsis (Mihrab kısmı) kuzeye bakarken müslümanlarca kıble yönünde çevrilerek yapıya bir minare eklenmiş.

BODRUMA NASIL GİDİLİR

Söke-Milas arasında yer alan Bafa gölüne paralel uzanan yol, inişli çıkışlı dar virajlardan oluşuyor ve sollamaya elverişli görülmüyordu. Çift katlı otobüsler ve kamyonlar görüş açısını kesiyor, sürücü için riskli bir yolculuk başlıyordu. Ancak artan trafik yükünü kaldıramayan ve tabiatı koruma alanı içindeki yolda nihayet genişletme çalışmaları yapıldı. Fazla ağaç kaybına neden olmayacak şekilde traşlanan yan kayalıklarda yeni şeritler kazanıldı. Keskin virajlarda dolgu çalışmaları yapılarak by-pass geçişlere imkan sağlandı. Büyük bölümü biten yolda, sürücüler özellikle gece geçişlerinde daha dikkatli olmalılar. Bodrum yakınları ve havaalanı çevresinde ulaşım, otoban kalitesinde geniş ve tek yönlü yollarla sağlanıyor.Eğer; otobüs ile gitmek isterseniz, bilinen belli başlı büyük otobüs firmaları bodruma yolcu taşımaktadır

TATİL BELDESİ FİNİKE

Portakalın merkezi, tarihin beşiği, sivil mimarisi, bakir kumsalların en uzunu, sıcak havası, temiz denizi, koyları, marinası, bir de içme suyu. FİNİKE.
Finike’de yaşanır mı derseniz, yaşanır hem de çok güzel yaşanır. Soba yakmadan, trafikte sıkışmadan, ciğerleri dumanla boğmadan, turfanda sıkıntısı çekmeden, denizi özlemeden, C vitamini eksikliği hissetmeden bal gibi yaşanır. Hele söyle yüksek tepelerin birinin yamacında bir de başınızı sokacak ev buldunuz mu? Portakal çiçeklerinin baş döndürücü kokularını teneffüs ederek, değmeyin keyfime gibisinden o hayata doyum olmaz.

Bir tarafınızda Kaş Kalkan, Demre bir tarafınızda Kemer, Antalya Alanya. Deniz derseniz mevsimi uzun yüz yüzebildiğin kadar yüz, marina derseniz o da var. Sırası gelince bir tekne alıp bağladınız mı? Tamam işte, sabahları balığa çıksanız, yeter de artar bile en iyisi emekli olup, gelip buralara yerleşmek. Büyük şehirler bitirecek bizi diye düşünerek girdim Finike’ye. Aklım yollarda gördüğüm irili ufaklı muhteşem koylarda kaldı. Kimisinde yol üzeri deniz banyosu yapmanızı sağlayacak küçük çaplı kabin, duş, kafeterya, şezlong, semsiye de var. Kısa bir mola ver gir çık, yola devam et. Ne yorgunluk kalır, ne stres. Çok pratik. Tüm şoför yorgunluğundan kurtulursunuz. Hayallere dalınca yolun nasıl geçtiğini anlamadan giriliyor Finike’ye.

Güzel bir ilçeye yaklaştığınızı çok önceden hissetmeye başlıyorsunuz. İlk karşılaştığınız Marina oluyor. Tesis içinde oturmayı özendiren kafeler, restoranlara yukardan bakıp ilçe merkezine geldiğiniz zaman hiç bilmeyen birinin bile kolayca anlayabileceği Finike’nin en ünlü meyvesi portakalın dikilmiş heykeli duruyor. Sağınızda alabildiğine uzanan bakir bir kumsal var.


Zirve100 Sayac

blogger templates | Make Money Online